29 Eylül 2013 Pazar

Terry Pratchett "Muhteşem Maurice Ve Değişmiş Fareleri"

“Dinle Şeftali, kandırmaca insanların yaptığı bir şeydir,” dedi Maurice’in sesi. “Onlar birbirlerini kandırmayı o kadar sever ki, bunu yapsın diye hükümetler seçerler.”

Bugün bu yazıyı hazırlayacağımdan olsa gerek, gece rüyamda farelerle uğraştım. Hatta şu an yazarken fark ediyorum ki aslında uğraştıklarım baya baya Maurice’in değişmiş fareleriydi.

Terry Pratchett’ın Neil Gaiman ile beraber yazdığı Kıyamet Gösterisi’ni saymazsak, Muhteşem Maurice Ve Değişmiş Fareler’i yazarın okuduğum ilk kitabı. Ne kadar eğlenceli bir yazar olduğunu daha önceden duymuş ve Gaiman’la ortak yazdıkları kitapta görmüştüm; beklentilerim ve umutlarım boşa çıkmadı. Sürükleyici bir masalın içinde kendimi farelerin ve bir kedinin dünyasında buldum.

Bir üniversitenin, büyülü ve kimyasal atıklarını tırtıklayan fareler ve kedi Maurice bir değişime uğrar ve düşünebilme özellikleri ortaya çıkar. Artık onlar faredir, ancak düşünebilen farelerdir. Bu yeni özelliğe kimi alışamamış, kimi ise alışmakla kalmamış sevmiştir de. Kedi Maurice de bu değişime uğramış, artık konuşabilen, yani düşünebilen hayvanları – fareleri yememektedir. Örnek olarak yakaladığı her fareye tek bir kelime etmesi için bir şans vermesini gösterebiliriz!

Fareli Köyün Kavalcısı’nın bir başka açıdan ele alındığı bir öykü var elmizde. Maurice’in önderliğinde adeta bir çete olan fareler ve kavalcı Keith, köyleri önce fare istilasına maruz bırakır, sonra “ortaya çıkan”(!) kavalcı ile köyü farelerden temizleyerek ücretlerini alır ve başka bir köye doğru yola çıkar.

Hikayenin tamamını oluşturan ise son olarak ziyaret ettikleri köy ve burada başlarına gelen sıra dışı olaylar. Bürokrasi ya da yönetim üzerine ince ince dokunan espirilerle eleştirilerin dozu mükemmel, komik olduğu kadar ciddi bir izlenim bile yaratıyor yazarın dili yer yer.

Muhteşem Maurice Ve Değişmiş Fareleri kesinlikle büyümeyen insanlar için bir masal. Her ne kadar çocuk ya da gençlik kitabı adı altında kategorilendiğine denk gelsem de, aslında 25 yaşında bir çocuğun da, 25 yaşında bir kediseverin ve fareseverin de hayranlıkla okuyabildiği bir kitap olduğuna şüphe yok. Denendi, onaylandı. Bu tanımlarımı genelde Neil Gaiman için de kullanırım, büyümeyen çocuklar için yazan adam, derim. Aynısını Pratchett için de söylüyorum, her ne kadar bir kitaba bakarak bunu söylüyor olmam tepki çekebilecek olsa bile. Ancak eminim ki diğer kitaplarında da aynı hisler beni yakalayacak.

Böyle yazarları seviyorum. Büyümeyen insanları seviyorum. 25 yaşında suratsız bir insanı eğlendirebilen yazarları seviyorum.

Teryy Pratchett’ın diğer kitaplarını bir an önce okumak ve kendisine has espirilerine gülmek istiyorum satır aralarında. 

Hiç yorum yok: