12 Aralık 2014 Cuma

Arthur Conan Doyle "Kızıl Dosya"

Hemen herkes sanırım bir kez, bir Sherlock Holmes macerasına tanık olmuştur. Benedict Cumberbatch ve Matin Freeman'ın başrollerini paylaştığı BBC yapımı Sherlock adlı dizinin son yıllara oyuncularıyla beraber neredeyse damga vurması, öte yandan da Robert Downey Jr. ile beyaz perdeye yansıyan Sherlock Holmes karakteri, Arthur Conan Doyle'u henüz okumamış bir çok insan için de yazar bir nevi "tanışma" gerçekleştirdi. Umarım öyle olmuştur yani.

Kızıl Dosya, Sherlock Holmes ve Dr. Watson'ın tanışmaları ardından, beraber çözdükleri ilk vakayı ele alan bir roman. (Orijinal adı A Study In Scarlet olan eser, Sherlock'ta da A Study In Pink olarak yer almıştı, Sherlock sevgimi ve diziye olan hayranlığımı inatla gözünüze sokmaya çalışıyorum galiba şu an.)

Dr. Watson'ın Sherlock'la tanışması ve bu sıra dışı adamın alışkanlıklarını, davranışlarını benimsemeye başlaması, ev arkadaşlıkları ve aralarında gittikçe güçlenen dostluk kısaca anlatılıyor, ardından bir cinayetle, kafa karıştıran bir cinayetle karşılaşıyor ikili. Sherlock Holmes'un kendine has, düzenli bir düşünme süreci sonucunda ancak hızla vardığı sonuçlarla hayranlık ve şaşkınlık yarattığı bir sürecin ardından, katile yaklaşılıyor.

Roman iki bölüm halinde; ilk bölümde tam bir polisiye hikayeye tanık oluyoruz. Ancak ikinci bölüm, birden bizi yıllar öncesine, başka bir kıtaya taşıyor. Okumamış olanlar için sürprizi kaçırmamak adına bu kısımdan bahsetmiyorum. (Dizinin ilham aldığı-uyarlandığı eser bu olsa da, diziyle aynı değil, rahat olun, diziyi izlemiş olsanız bile okuyabilirsiniz yani.)

Agatha Christie'nin Hercule Poirot'su gibi Sherlock Holmes'un da gizemleri çözme biçimi kendine has. Polisiye edebiyat tarihinin bu çılgın adamının inanılmaz hafızası, yer yer duygusuz ve ifadesiz tavırları, kabalığa varacak dereceye çıkan halleri bir yana, kuşku götürmez bir dahi olarak okura sunulması sanırım daha uzun yıllar okunacak eserlerin kahramanı olarak yaşayacağının kanıtı. Hafızasında işe yaramayacak bilgilere yer vermeyen, güneş sistemi konusunda bir ilkokul çocuğu kadar bile bilgisi olmayan Sherlock Holmes'un bir saniye içinde bir kişinin aile yaşamından tutun da o an aklından geçen ne varsa onu dahi bilecek bir mantık sistemine sahip olması gibi enteresan özellikleri, amatör dedektif tanımını biraz haksız bulamamıza sebep oluyor.

Sir Arthur Conan Doyle'un efsane karakteri Sherlock Holmes bana her zaman Auguste Dupin'i anımsatmıştır. Ancak bu durum, dönüp dönüp arada tekrar okuduğum öykülerin baş karakterleri olan bu iki kahramanı da aynı ölçüde sevmeme engel olmadı.

Benim size küçük bir önerim olacak; Kızıl Dosya'yı okumaya başladığınızda şu linkteki muhteşem parçalar da size eşlik ediyor olsun. 

Hiç yorum yok: