1 Aralık 2014 Pazartesi

Levi Henriksen "Kar Yağacak"

Basılı bir kitabı olması, Kar Yağacak adlı kitabıyla ödül de kazanmış olması, Norveçli ve bir erkek olması gibi farklar haricinde Levi Henriksen'le bir kaç ortak noktamız varmış: Kendisi gazetecilik, metin yazarlığı, söz yazarlığı ve müzisyenlik de yapmış.

Haricinde, romanda sıklıkla Ramones grubunun adı geçiyor, bilen bilir, punk diyince çoğu insanın aklına ilk gelen gruplardandır Ramones ama ben gerçekten hiç sevmem. Uzun süre punk dinlemiş, çalmış da olsam Ramones'a asla ve asla ısınamamışımdır. Neyse, Ramones kötülemem bitti, devam edelim. (Bu arada herkeste Ramones tişörtü var, ülkemizin yarısı punk da haberim mi yok acaba?)

Yeteri kadar gıcıklık yaptığıma göre, Kar Yağacak adlı güzel romandan bahsetmeye başlayabilirim. Baş karakter Dan Kaspersen, Norveç'te Kongsvinger adlı, yazarın da doğduğu yer olan küçük bir kentte olan aile evine, kardeşinin cenazesi için döner. Ailesinin vefatı ardından aralarında büyük bir bağ olan kardeşi Jacob'un kaybı ardından, hapishaneden çıktıktan kısa bir süre döndüğü kasabada derin bir keder ve amaçsızlık içindeyken, ikinci bir şansı yakalama umudu her geçen saniye azalmaya başlar. Kardeşinin intiharına aydınlatacak bir şeyler bulmaya çalışırken sıklıkla geçmişe yaptığı dönüşlerle okuyucu için daha da tanınır hale gelen Dan, romana hareket katan bir çok sorunla da bu süreç içinde karşı karşıya gelir. Hapishaneden çıkan bir insan için ikinci bir şans var mıdır sorgulaması bir yandan yapılırken, küçük bir kasaba içinde nasıl göze battığına da sıkça değiniliyor romanda. Üzerine yapıştırılan "suçlu" damgası ile olabilecek her ihtimal göz ardı edilerek kentte işlenen neredeyse tüm suçların ilk şüphelisi sayılmaya başlanması da Dan'in gerilimini artırıyor, okuru Dan'in tarafında olmaya yönlendiriyor.

Bir cinayet mi, bir intihar mı anlamaya çalıştığı olayın ardından hayatındaki dalgalanmalarla kimi zaman daha depresifleşen, kimi zaman hüzünlü mutluluğuyla okuru kalbinden vuran Dan'in hikayesi, kış aylarına girilen şu günlerde belirmeye devam etmesine rağmen güneşin parlaklığını, Norveç'in soğuğuyla ve pusuyla değiştirebilecek nitelikte. Böyle bir roman okumaktan baya mutlu oldum; iki kardeş arasındaki ilişkinin sunumundan etkilenmemek mümkün değil. Ailenin dini tavırları ve iki kardeş üzerinde, yetiştirilmelerinde açıkça görünen ve otuzlu yaşlarının sonlarına yaklaşan Dan'de bile hala var olan etkilerini göz ardı etmek mümkün değil.

Okurken okuduğum romanın içindeymiş gibi olmazsam gerçekten okumaya devam etmiyorum, çoğu okur da böyledir sanırım. Kar Yağacak gibi güzel romanlarda tam olarak filmin içine girip (bencilce kendi varlığını kitaba dahil etmeye çalışan okur olarak) oralarda ben de gezinebiliyorum işte. Bugün kitabı okurken ev soğuk olmamasına rağmen Norveç'in karla kaplı caddelerinde ben de yürüdüm, İsveç'teki marketin önüne arabayı park ettiklerinde ben de buzda kaymamaya çalışarak yere ilk adımımı attım. Dan kederle karların içinde göğe bakarken, içinden geçen karman çorman duyguların içinde ben de kendimi kaybettim.

Şiddetle tavsiye ediyorum. Tatlı, hüzünlü, umut ve umutsuzluk dolu, bir ölümün ardından bir roman.

Hiç yorum yok: