28 Haziran 2015 Pazar

Ahmet Taner Kışlalı "Siyaset Bilimi"


Hafızamda bazı anılar var, yaşımdan ya da olayların üzerinden geçen zamandan bağımsız, cidden "dün gibi", hatta çoğunlukla "az önce" gibi aklımdadır. Nedense çoğu da kalbime bir sızı saplayan, çocuk yaşımda bile tanık olmuş olsam o an da dahil, aklıma geldiği her anda gözlerimi dolduran anılardır. Çocukluğu 90'lara denk gelenler ya da 90'ları yaşadığında az çok olayları idrak edebilecek olanların bile hafızasından çıkmayan çoğu olay ortaktır sanırım.

Bu acı olaylardan biri de Ahmet Taner Kışlalı'nın uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybettiği gündür benim için. O zamanlar yaş itibariyle olan biteni daha rahar ve etraflıca anlayabileceğim yaşlarda olduğumdan, haberi gördüğüm ilk andan tutun da sonrasındaki canlı yayınlara kadar her şey aklımda.

1939'da başlayan hayatı 1999'da Ankara'da sonlanana dek Ahmet Taner Kışlalı, akademisyen ve siyasetçi kimliğiyle üstlendiği/parçası olduğu görevler ile Türk siyasi hayatında önemli isimlerden biri olmuş bir sosyal bilimci. Siyaset sosyolojisi, siyaset bilimi üzerine Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi'nde verdiği derslerin haricinde Kültür Bakanı olarak da görev yapmışlığı olan Kışlalı, İmge Kitabevi'nden çıkan Siyaset Bilimi adlı kitabı ile günümüzde de çoğu öğrencinin her daim elinin altında olan bir kaynak kitaba da imzasını atmış.

Siyaset biliminin tanımını yaparak açılışını yaptığı metinde Kışlalı, siyaset bilimindeki akımları ve etkileşimlerini ele alıyor. Ardından siyasal yaşama etki eden unsurların detaylı incelemesini yapan yazar, altyapısal etkenleri tek tek açıklıyor. Burada herkes gibi aklına Marksist teorinin altyapı kavramı gelenler için küçük bir açıklama da yapıyor Kışlalı, eklemek istedim. Toplumsal yapının tüm sınıfları ile ilişkili biçimde siyasal yapıyı şekillendirmesinin üzerinde örnekler ve farklı görüşler üzerinden ilerleyerek bölüme devam ediyor. Üstaypısal etkenleri açıklamasında ise Türk kültürüne de ayrı bir bölüm ayırarak, kültür - toplum - siyaset ilişkisini inceliyor.

Toplumsal sınıfların oluşmasına ve özellikle Marksist teori açısından konuya yaklaşan Kışlalı, altayapı ve üstayapının etkileşimi içinde siyasal rejimin değişmesine yönelik yaşanmış örneklerle beraber Marksist teorinin detaylarını aktarıyor. Üretim ilişkileri temelinde oluşturulan kuramın toplumun her kesimine ve unsuruna yaptığı etkiyi, iktisadi ve toplumbilimsel açıdan siyasetten - elbette - ayrı tutmayacak oluşumuzu da bir kez daha görüyoruz.

Siyasal temsil, yönetim biçimleri, partiler üzerine bilgileri ayrı bir bölümde aktaran Kışlalı, Türk tarihinden asla kopmayan biçimde verdiği örneklerle her okur için konuyu daha anlaşılır kıldığı kitabı boyunca yaptığı gibi, bu bölümde de Türk siyasi hayatının kırılma noktalarından örnekler veriyor.
Bir Atatürkçü olarak Kışlalı'nın Kemalist Devrim üzerine fikirlerini ve bakış açısını okura kitap boyunca bir çok kez sunuyor olması aynı zamanda genel bir siyaset bilimi kitabının ötesine geçen çalışmasında Türk siyasi tarihine ayırdığı satırlar ile de dikkat çekiyor.

Siyaset bilimini kelimelerinin ötesinde görme gerekliliğini fark etmemiş, sosyal bilimin dalları arasında uçurumlar olduğu gibi yanlış bir kanaatin peşine takılmış olanlar için göz açmaya hazır bir kaynak olan Siyaset Bilimi, sosyal bilimler ile ilgilenenler içinse olmazsa olmazlardan biri.

Ülkemiz aydınlarının uzun yıllar yaşadığı ve ışığın hiç sönmediği, nesiller boyunca daha da parlayarak aydınlattığı bir gelecek temennimi de paylaşayım.

İyi okumalar.

Hiç yorum yok: