29 Temmuz 2013 Pazartesi

Alison Bechdel "Cenaze Evi / Şenlik Evi"


“Anne babamın kendinden geçmiş biçimde işlerine gömülmeleri, bende tanıdık bir burukluğu canlandırıyor. Onlara yaratıcı yalnızlıklarını besledikleri için kin duymam belki de çocukçadır. Ama onları besleyen tek şey buydu ve her şeyi yutuyordu. Onları örnek alarak, çok geçmeden ben de kendimi beslemeyi öğrendim. Ama bu bir kısır döngüydü. Kendi yeteneklerimizden aldığımız doyum arttıkça, yalnızlığımız da artıyordu.

Evimiz bir sanatçı kolonisi gibiydi. Beraber yemek yiyorduk ama onun dışında herkes kendi dünyasında yaşıyordu. Ve bu yalnızlıkta yaratıcılığımız bir saplantı halini alıyordu.”

Berlin’in (Jason Lutes) ikinci cildini almak için haftasonu o sıcakta üşenmedim çarşıya indim (Beşiktaş), Arkabahçe’ye uğradım. Tam kasada ödeme yapacakken bu kitaptan haberim olup olmadığını sordular, yok dedim. Biraz kitaptan bahsettiklerinde, bir ailenin trajikomik hikayesi olduğunu ve neredeyse “ilk on çizgi romanlar” içinde kendisine bir yer ettiğini duyunca da (reklamcının reklamdan etkilendiği ilahi an) kitabı aldım.

Kediler poşeti yemeye, içine girmeye, kitabı merak edip tırmanmaya çalışsa da Abbasağa Parkı’nda saçlarıma tırmanmaya çalışan bir kedi eşliğinde kitabı kurcalamaya başladım. Peşinden eve gidip hemen okumaya başladım. Kitabı elimden bıraktığımda ise kitap bitmişti ve izleyecek siyasi bir tartışma programına takılıp hayatıma devam ederken, arka planda hala kitabı düşünüyordum.

Cenaze Evi/Şenlik Evi, adını Funeral Home’un kısaltmasından (Fun) alıyor ve ortaya böyle bir isim çıkıyor. Yazarı Alison Bechdel’in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu çizgi roman, bana devamını da merak ettirdi. Öğrendiğime göre ağırlıklı olarak babası ve babasıyla olan ilişkisini temel alan bu kitabın ardından bir de annesi yönünden hayatını göreceğimiz bir eseri ya yaratacakmış, ya da yaratma aşamasındaymış. Netleştireyim, bilgiyi güncellerim.

Kitapta, cenaze evi işleten, aynı zamanda lisede edebiyat derslerine de giren babası, tiyatroya ilgili bir sanatçı olan annesi ve iki erkek kardeşi ile beraber yaşayan Alison’ın gözünden babasının eşcinselliğinin ailesi üzerindeki etkilerini ve Alison’ın kendi eşcinselliğini keşfini görüyoruz. Ama, açıkçası asıl odaklanılan nokta eşcinsel babasının kendi eşcinselliğini “yansıttığı” bir kızını ve kızın kendisini üzerinde yorumlayabileceği babasını görüyoruz. Babası, örneğin, kendi takmak istediği tokayı taktığı kızında ya da babasının kıyafetlerini giymiş halde gezinen kızında bunları görmek, bu yansımaları görmek mümkün. Ya da ev dekorasyonu konusundaki tutumunda, süslemeye ve belki de çiçeklere olan aşırı düşkünlüğünde, karısına karşı olan aslında ilgisizliğinde...

Her biri kendi hayatını yaşayan aile bireyleri arasında, kendi gizleri ve çileleri içinde geçtiği bariz olan bir hayatın bir çocuğun gelişimindeki etkilerinin yanısıra, babasının şüpheli ölümü de ergenliğinin içinde olan genç bir kız için ailesini yeniden bir “keşif” dönemine sokuyor adeta. Zira babası bir kamyon geçerken gördüğü bir şeyden dolayı ya da bilinçli olarak kendisini geriye doğru atıyor ve kamyonun altında kalarak hayatını kaybediyor. Taşrada yaşayan ve “kendisini” yaşayamayan bir adamın belki de bilinçli yaptığı bu tercihin altını kurcalamaya da kitap boyunca devam ediyoruz.

Aile içindeki durumdan etkilenerek örneği takıntılı davranışlarıyla boğuşmak zorunda kalan yeni ergenliğe girmiş bir kızın, tuttuğu günlükte bile yalanlara ve saklamalara mecbur kalacağı ölçüde ifade zorluğu yaşıyor olmasını görmemiz de ayrıca ele alınabilecek bir durum bence.

Öte yandan kocasının durumunu bilen ve yüzü artık gülmeyen bir kadının anneliği altında kalan çocuklardan, biz olan biteni ancak ve ancak Alison’ın gözünden görüyor, tanıtmaya çalıştığı annesi hakkındaki daha çok şeyi ise hikayedeki kırılma noktalarından biri olan Alison’ın lezbiyenliğinin itirafı ve peşinden gelen babasının ölümü sürecinde öğrenebiliyoruz.

İlginç ve sürükleyici bir hikaye. Bir çocuğun büyümesinin tüm sancıları, kendi meşguliyetlerini kendi üzüntüleri arasında devam ettirmeye çalışan birbirinden kopuk aile bireyleri ekseninde dönen, yer yer karamsar, yine de içinde hep bir yaratıcılık bulunan bir trajikomik hikaye Cenaze Evi/Şenlik Evi.


2 yorum:

Euphoric dedi ki...

Dönüp dönp bakıyorum bu yazıya, çok güzel

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

@Euphoric: Teşekkür ederim, ne güzel bunu duymak... =)