20 Ekim 2013 Pazar

Richard Matheson "Gecenin Konukları"

Geçtiğimiz haftalarda okuduğum ancak tatil sebebiyle yazısını hazırlayamadığım Gecenin Konukları, okuduğum ilk Richard Matheson kitabı. Kitabın adını daha önceden orijinal adıyla, I Am A Legend şeklinde duymuşluğum olmasına rağmen yazarını bilmiyordum. Gördüğünüz gibi aslında kitabı okumaya başladığımda baya bir cahildim. Neyse ki ilk satırlarıyla beraber kitaba kendimi kaptırdım da bu cehaletten kurtuldum.

İlk satırlarında normal bir adamın normal bir gününü izlermiş hissine kapılmıştım ancak beni bekleyen bu yanılsamadan çok farklı bir hikayeymiş. Zira dünyadaki insanlar bir salgın yüzünden zombi-vampire (evet tanım bana ait ama gerçekten bu şekilde anladım ben) dönüşmüş, kalan tek insan, yaşayan tek canlı olarak da kahramanımız Robert Neville kalmıştır. Kendini alkol ve sigarayla yatıştırmaya çalışan, yalnızlığı ve kendisini savunma duvarları ardında her gece, karanlık her bastığında “onları” yani gecenin konuklarını bekleyen Neville karakteri başlarda bana bir Stephen King karakteri olabilecekmiş gibi geldi. Aynı zamanda anlatım tarzında da King’i anımsatan şeyler vardı ki bu bana kitabı daha çok sevdirdi. King severim. Korku da severim. Yanlış hatırlamıyorsam Matheson zaten Stephen King’in de ilham aldığı yazarlardan, hatta bir kitabını ithaf ettiği isimlerden biriymiş.

Hikayenin ilerleyişi ve süprizleri kitaba kalsın, ben başka şeylerden bahsedeyim. Mesela Neville’in zombi-vampirlere dair daha çok bilgi edinmek amacıyla onlar üzerinde deney yapmaya girişmesi ve bizlerin gördüğü bir beyin fırtınası ile beraber – bir çok kez – durumu anlamaya yönelik bilimsel bir çalışmaya girmesi kitabı gözümde farklılaştıran detaylardan biriydi.

Bir diğer nokta ise yazarın acımasızlığı. İpucu vermek istemiyorum ancak Neville’in sonsuz yalnızlığı içinde kendisine sunulan bir ışığın, bir insandan ya da zombiden bahsetmiyorum burada, birden, pat diye elinden kayması. Üstelik bunu yazar öylesine acımasız bir biçimde, öylesine etkili bir biçimde yapıyor ki, giyotinin gibi, tek bir satırda öldürüveriyor Neville’in elindeki umudu. Bunu aslında çok takdir ettim haddim olmayarak.

Zombi filmlerinde, romanlarında genelde yalnızlık hakimdir. Kendi adıma bunu Romero filmlerinde gözlemlemişimdir. İnsanın çaresizliği ve yalnızlığı çat diye vurur yüzünüze. Özellikle Gecenin Konuklarında bu yalnızlık ve yansıtılmasında çarpıcılık çok hoşuma gitti. 

Hiç yorum yok: