Yazarın
"Cinsiyet Belası" adlı kitabından sonra yayınlanan bir çalışması olan
makalede Judith Butler, toplumsal cinsiyet rollerinin güç aldığı ve karşı
strateji geliştirilmesine olanak veren noktanın aslında aynı olduğu konusunda
bir fikirle metni açıyor.
Bireyin
cinsel kimliğini dışa vuruyor olmasının getireceği "iç" ve
"dış" kavramının ortaya çıkışına değinen yazar, "ben"in
kendini belirlemede bilinçdışı ve bilinç ile olan ilişkisini sorguluyor. Makale
boyunca sıklıkla okura sorular yönelten ve cevapları düşünmeye okuru davet eden
Butler, "dışta" ve "içte" olmak arasındaki ilişkiyi
"dışta olmanın" sağlanması için bir "içe bağ" ihtiyacı
gerektirdiğini öne sürüyor. Bunun sürekli ürettiği "iç" ve "dış"
ortaklığının da bireyin kendini ifade etmesi çerçevesinde sunuyor.
Cinselliğin
ifadesinde/açığa çıkarılmasında doğru anlamı ona vermenin nasıl olabileceği
konusunda fikir yürüten yazar, bu anlamın hangi çevrenin
doğruları/gerçekliği/algısı çerçevesinde yaratılabileceğini sorguluyor.
Olduğu
kişinin "olması" için açıklama gerekip gerekmediğini bir nevi kendisi
üzerinden irdeliyor. Ben ne isem, onu "yansıttığımda" mı tamamlanmış,
gerçekleşmiş oluyorum?
Psişik
özdeşleştirme ile toplumsal cinsiyet rollerinin üsluba dönüştürüldüğünü ortaya süren
yazar, cinsel kimliklerin toplum içinde tekrar ve tekrar nasıl üretildiğini
yine farklı cinsel kimlikler üzerinden değerlendirerek makaleyi sonlandırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder