28 Nisan 2013 Pazar

Camilla Lackberg "Vaiz"


Ne zamandır polisiye okumamıştım.  Camilla Lackberg’in Vaiz’i güzel bir ara oldu ve sanki bir film izliyormuşum gibi hızla akıp geçti.

Vaiz, yazarın okuduğum ilk romanı. Dilimize çevrilmiş, yine Doğan Kitap’tan çıkan “Buz Prenses” adlı bir kitabı daha var ki, Vaiz’de karşımıza çıkan Patrik ve Erica karakterlerinin tanışması da sanırım bu kitaba dayanıyor.

Kitabın konusunda kısaca bahsetmek gerekirse; sıcak bir yaz gününde başlayan romanda, turistlerin kamp yapmak için sıklıkla tercih ettikleri bir bölge olan İsveç’de Fjälbacka’da geçiyor. Genç bir Alman turist kadının ormanda işkence edilerek ve tecavüze uğrayarak öldürülmesinin ardından, kurbanın yattığı yerde bulunan ve yirmi yıl öncesinde kaybolan iki genç kadına ait olan kemiklerinin bulunmasıyla hikaye başlıyor. Geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan bu cinayetlerin sırrı nedir? Patrik ve ekibi bu olayın peşinden koşarken, ortaya yeni bir kayıp kız vakasının çıkması ile işler iyice hareketleniyor ve hız, hayati önemini daha da artırıyor. Katili bir an önce bulamazlarsa, kayıp olan kızın da katledilmesi ihtimali her geçen an hızlanıyor.

Olaylar ise dönüş dolaşıp, Hult ailesinin üzerinde yoğunlaşıyor. Yıllar önceki bir iftira, sonrasında gelen intihar, bu intiharın ardından kavgalı hale gelen iki aile ve aralarındaki uçurum kadar keskin düşmanlık.

Vaiz adı nereden geliyor derseniz, işte bu Hult ailesinden geliyor. Çünkü şimdiki genç Hult’ların büyükbabası bölgede vakti zamanında vaiz olarak epey popular olan ve çocuklarının “iyileştirme” özelliği olduğunu iddia ederek zamanında bu işten para kazanmış bir adam. Ancak kendisi hikaye boyunca karşımıza çıkmıyor zira yıllar önce ölmüş.

Olayı ya da gidişatı daha fazla anlatmak istemiyorum; birincisi yazdığım her bir cümle kitap hakkında ipucu olabilir. İkincisi ise kitabı okuma keyfinizden satırlar çalmak niyetinde değilim.

Sıcak bir İstanbul gününde kitabı okurken belki İsveç’in soğuk ikliminden sayfalar okudukça ben de o serin iklimi yaşamış gibi olurum düşüncesiyle okumaya başladım ancak Vaiz, sıcak bir dönemde geçtiği için kitaptaki hemen herkes de sıcaktan bıkmış haldeydi.

İlk kez okuduğum bir yazar olduğu için, yazarın tarzından da biraz bahsetmek istiyorum. Öncelikle istemeden – ve yanlış olduğunu bilerek – kitabı okumadan yazarın tarzını sevdiğim diğer iki İskandinav yazar Jo Nesbo ve Henning Mankell ile kıyaslamaya hazır haldeydim ve okumaya o şekilde başladım. Bu saydığım iki yazarı okuyanınız varsa bilir ki her ikisi de hayata pek pembe gözlüklerle bakan insanlar olarak karşımıza çıkmaz kitaplarında; olaylar bence karanlık bir atmosferde geçer ve yer yer depresifleşir. Her neyse, Camilla Lackberg’de ise durum farklı. Evet, bir polisye romanı okuyoruz, gerilim unsurları da dahil, ortaya birden fazla cinayet ve bir katil var ancak Lackberg okuyucusuna ana hikayenin etrafında anlattığı detaylar ve diğerlerinin hayatlarına dair satırlarla bu iki yazardan oldukça farklı bir yol izliyor. Bir örnek vermek gerekirse: Kitapta, Patrik karakterinin eşi olan, hamile Erica’nın kardeşi ile olan ilişkisi detayının zincirini bir halka daha uzatarak – mesela – kardeşinin eski kocası ve yeni erkek arkadaşı, tüm olan bitten hakkındaki düşünceleri gibi detayları veriyor. Bunu da ana karakterlerden biri olan Erica’nın gözünden vermekle yetinmiyor. Kitapta sıkça “diğer insanların” da “diğer konular” hakkındaki düşünceleri ve yaşadıkları da okuyucuya aktarılıyor.

Bir diğer nokta ise yazarın kitabı yazarken parçaları uzun tutmaması. Hemen her iki – üç sayfada bir olay yeri ve kişileri değişiyor; sürekli bir akışkanlık içinde farklı yerlere göz atarak ilerliyoruz. Bu da belki bir polisiye filmi izliyormuşsunuz havası yaratıyor.

Kitap boyunca katil olduğunu iddia ettiğim üç kişi vardı ve bunlardan biri sonunda gerçekten katil çıktı... Ancak, ben tam olarak emin olmadığı  o katilden, meğer kitaptaki ipucunu anlayamadığım için uzaklaşmıştım o sırada.

Polisiyede farklı bir yazar arayışı içindeyseniz ya da polisiyeye/gerilim romanlarına ilginiz varsa Vaiz’i okumanızı tavsiye ederim.

(Size okumanızda daha çok dikkat etmenizi ve o değerli ipucuna sıkıca sarılmanızı öneriyorum.)

Hiç yorum yok: