15 Nisan 2013 Pazartesi

Ed Falco "Corleone Ailesi"


Corleone Ailesi dendiğinde tahminimce çoğu kişinin aklına meşhur “Baba” filmi gelir. Benim de öyle aslında.

Ancak, belki o çoğu kişinin aksine, ben filmi/filmleri büyük oranda unuttum. Yani evet ana karakterler ve Corleone Ailesi aklımda ancak olan bitene dair pek bir şey kalmamış aklımda. İşte bu yüzden olsa gerek, cuma gecesi okumaya başladığım Corleone Ailesi kitabını pazar öğleden sonra bitirdiğimde, gözümün önünden film kareleri gibi akan satırların ardından hikayeyi tekrar, detaylarıyla görmüş oldum.

Hafızamın azizliğinden, tahmin edeceğiniz gibi bu yazıda filme gönderme ya da filmle kıyas yapacağım herhangi bir satır olmayacak. Sadece ve sadece kitap üzerinden ilerleyeceğim. Başlayalım.

Kitapta, daha çok satırlarla bizim karşımıza çıkan karakter Sonny ve Sonny’nin gözünden daha çok şeyi yaşıyoruz biz de. Ancak kitapta o kadar çok isim, o kadar çok insan var ki...

Sonny, şehirde zeytinyağı işiyle uğraşan ancak bunun ardında şehirdeki (New York) güçlü yasadışı yapılanmalardan biri olan, yani mafya olan Vito Corleone’nin oğludur. Babasının kendisi için otomotiv sektöründe ve mafyaya bulaşmadan bir gelecek umduğı ve bunun için kendisini bir otomobil işinde çalışmaya gönderdiği oğlu ise yasalara karşı gelmek ve tıpkı babası gibi olmak istemektedir.

Burada bir parantez açalım; Vito Corleone’nin mafya olduğu aslında “bilinen ama görünmeyen” bir gerçektir. Öyle ki herkesin bilmemezliğie geldiği bir durumdur ve hatta evdeki çocuklardan bazıları durumun pek de farkında değildir. Vito da bunu açık etmez, sadece iş adamı kimliğinden öte bir başkası değilmiş gibi davranır ki, kitapta göreceğiniz üzere aslında zamanının çoğu “mafya işleri”dir. Zeytinyağı ticaretyi örtüsü altında ise hayatı geçmekte ve toplum içinde saygın bir yer elde etmekte, kanun adamları, polisler vs ile bu şekilde ilişkiler yürütmekte, ancak “Don” olarak da çoğu kamu görevlisini maaşa bağlamaktadır.

Ailesi içinde “Baba” olarak, etrafında huzur ve mutluluk yaratmaya çalışan Vito, çocuklarının yasal işlerde çalışması ve kendi imparatorluğunun da desteğiyle yükselmelerini, bir yerde aslında onların paçayı kurtarmaları ve bu pislikten sıyrılmalarını istemektedir.

Devam edelim; Sonny babasının kendisi için çizdiği yoldan sapar ve içki yasağı olan (olay 1933 – 1934’te geçiyor) günlerde, şehirdeki diğer mafya babası olan Mariposa’nın içki sevkiyatını sabote eder ve ele geçirdiği içkileri, bir diğer mafya babası olan ve resmen insanlıktan nasibini zerre kadar almamış Luca Brasi aracılığı ile elden çıkarır. Elbette kimse liseden yeni mezun olmuş Sonny ve bir kaç arkadaşının başının altından çıktığını bilmemektedir bu durumun. Hele ki Don Corleone’nin oğlunun bu işe karışmış olduğu gerçeği ise akıllara bile gelmemektedir.

Şehrin güçlü adamı Mariposa bu duruma sinirlenir ve işler çığrından çıkar; kimin çaldığı bilinmeyen bu bir kamyon içki yüzünden dengeler sarsılmaya başlar ve kitap boyunca devam edecek olan hareketlilik başlar.

Bu sırada şehirdeki İtalyanlar ve kendi aralarındaki bölünmeler, İrlandalılar ve onların İtalyanlar’la alıp veremedikleri, İtalyanlar’ın İrlandalılar ile alıp veremedikleri gibi onlarca detay da Corleone Ailesi’nin içinde.

Hikayede genelde olan biteni sıklıkla onun açısından  gördüğümüz Sonny hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum. Hikaye boyunca aslında “canavar” olmadığını düşündüğüm bu ergen, hikayenin sonunda öyle bir şey yapıyor ki anında canavar Brasi kadar nefret ettiğim bir karaktere dönüşüyor. Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. İşte bu yüzden, İrlandalılar – İtalyanlar ayrımında aslında ne kadar ciddi ve sınır tanımaz olduklarının da bir kere daha altı çiziliyor. Ne saçma.

İşkence ve adam öldürme sahneleri kitapta öylesine gerçekçi anlatılmış ki, bazı satırları okurken elimi kalbime koymuş olduğumu çok sonraları farkettim. Özellikle resmen canavar olarak resmedilen Luca Brasi’nin yaptıklarını okurken sizin de şöyle bir irkileceğinizden gayet eminim.

Corleone Ailesi, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Amerika'daki ekonomik sıkıntı içinde, kendilerine fırsat yaratarak, gruplaşmaya, çıkarları doğrultusunda toplum içinde yasadışı yollarla örgütlenmeye ve kendilerine gelir kapıları yaratmaya başlayan kesimin durumuna dair net bir tablo sunuyor. Ezen ya da ezilen arasında bir çizgide olmanın, gücü elinde bulunduran taraf olarak hükmetmenin ya da hayatta kalabilmek için bir yere dahil olma gerekliliği içinde olanların, acımasız hesaplaşmaların ve kümeleşmelerin acı portresini çiziyor. 

Geri kalanını kitapta okuyabilirsiniz. Belki çoğunuz filmi zaten hatırlıyorsunuzdur. Ancak kitap o kadar akıcı ve o kadar hareketli ki, 450 küsür sayfalalık kitabı otursanız bir günde rahatlıkla bitirebilirsiniz.

Hiç yorum yok: