20 Ocak 2015 Salı

Corinne Maier "No Kid: Çocuk Yapmamak İçin 40 Neden"

Toplumsal cinsiyet rollerini şekillendiren ekonomik gelişmelerin ilk adımının ardından kadın, erkeğin koyduğu kurallar içinde, erkek egemen ideoloji ve erkeğin mutluluğu için bir metaya dönüştürüldü. Kadını evin içine, "yuva" ideali etrafında uydurmadığı masal kalmayarak hapsetmeye çalışan düzenin içinde kadın, "ev köleliğine" doğru sürüklendi. Çalışmaya hayatı olarak sunulan ve bireyin kendine yabancılaşması ve sistemin yaşaması için "bireyi" yok eden düzen içinde ise kadına iş hayatı kapıları açıldı. Artık köleliğinin sınırları evden de taştı; erkek  egemen kapitalizm içinde, makineleşmenin de artmasıyla zamanında köle olarak yerden yere vurulan kadın, artık makineler arasında da günün yarısı boyunca sıkışan bir köle haline geldi.

Toplumun kadını ezme konusundaki azmi ve ayrı kutupları bile kadına karşı birleştirmedeki bu akıl almaz elbirliği, toplumsal cinsiyet rollerinin belirlenmesinde de büyük rol oynadı elbette. Erkeğin rolü tanımlanırken doğal, kadının varlığı tanımlanırken "toplumsal cinsiyet" kavramı öne çıkar oldu. Toplum, kadını ancak ve sadece "şekillendirmeye" çalıştı.

Bu şekillendirmeyi de "anne", "eş", "işçi" gibi belli başlı tanımlar altına kadını zorla sokmaya çalışarak yaptı. Öyle ki başarının "çalışan bir anne" olmak gibi ele alınabildiği, kadının başarısının ille de "çocuk doğurma özelliğini aktif ve verimli bir biçimde kullanma" ile ölçüldüğü düzen içinde kadın, sebebini bilmeden evlenmeye, sebebini anlamadan çocuk sahibi olmaya başladı.

Sahi, neden çocuk sahibi olunması bir ihtiyaç, çocuk istememek ya da çocuk sahibi olmamak/olamamak "ah vah tüh tüh"lük bir durum haline geldi?

Corianne Maier, "Çocuk Yapmamak İçin 40 Neden: No Kid" adlı kitabında, toplumun çocuk sahibi olmak, olmak istemek ve olamamak üzerine sahip olduğu sebepsiz yargıları irdeliyor. Herkesin birbirine neden "tavsiye ettiği" çocuk sahibi olmanın aklınıza geldiğinde belki de kovduğunuz tüm kötü yönlerini bir bir sıralıyor yazar. Kendisinin de iki çocuklu bir anne olduğu gerçeğini de göz önüne alırsak, neden bu denli sağlam bir inançla kitabındaki kırk maddeyi yazdığını da daha iyi anlayabiliriz.

Tüketim kültürünün devamlılığı için vazgeçilmez bir unsur olan, çünkü daha çok ve daha çok tüketici yaratmaya yarayan çocuk sahibi olma üzerine çocuğun gözünden ya da ailenin gözünden, çocuklu ailenin yanındaki çocuksuz birey gözünden bir çok örnek durumla maddeler detaylandırılmış.

Topluma dahil olmak için çocuk doğurmak gerektiği gibi garip bir inancın olduğunu siz de fark etmişsinizdir; Maier de zaten ilk maddenin giriş paragrafında bundan bahsediyor. Çocuk sahibi olma isteğini sıradanlık olarak gören yazar, ideal çocuk ve ideal aile portreleri çizilerek kapitalizm içinde kadının "anne"ye dönüştürülme çabalarına da (fakat iki çocuklu bir anne olarak) kafa tutan bir metin ortaya koyuyor.

Yer yer cidden sert bir dille durumlara karşı tavrını belli eden yazarın, bireyin çocuk sahibi olduktan sonra yaşadığı değişim ve kaybettiği her şeyi, çocuğu olduğunda ancak ne zaman yeniden kendisini "bulabileceği" gibi bir konuyu da sorgulayarak ele alıyor. Ebeveynlerin bir süre sonra "çocuk büyüse de evden gitse artık" tavrına değiniyor. 
                                                   
Son olarak, kitabı beğendim. Çocuk sahibi olmadığım ve olmak istemediğim için olabilir. Çocuk sahibi olmamak mı, aaaa nedeeen? sorusuyla her karşılaştığımda "ay yook şimdi öyle diyorsun ama bak ileride fikrin değişir" gibi akıl almaz bir yorumla, inatla iknaya çalışıldığım her andan nefret ettiğim için olabilir. Toplumdaki bu sebepsiz "çocuk yapılmalıdır" algısını biraz olsun değiştirebilsek keşke. Bireyin çocuk sahibi olma ya da olmama HAKKININ varlığını kavrayabilsek ve herkesin ataerkil kapitalizmi sevmek, ona yeni bireyler yetiştirmek istememe HAKKININI da düşünsek.

2 yorum:

Kitapsız Kedi dedi ki...

Bu kitap tam benlikmiş :) Güzel bir kitap yorumuydu, teşekkürler.

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

@ Kitapsız Kedi: Ben de kitabı çok beğendim, yorumunuz için de teşekkür ederim :)