6 Kasım 2012 Salı

Headhunters (2011)

Çok sevdiğim bir Norveçli polisiye yazarı olan Jo Nesbo’nun kitabından uyarlanan film son zamanlar izlediğim en yüksek tempolu film oldu. Bir şirkette insan kaynakları bölümde çalışan Roger Brown’un hayatında çocuk yapmak istemediği ama aşık olduğu bir eşi, iyi bir işi ve bir sırrı vardır. Roger yasa dışı bir işi ortağı Ove ile yürütmektedir; sanat eserlerini çalmakta ve bunları karaborsada satmaktadır. İşinden elde ettiği parayla yetinmemesinin bir sebebi vardır ancak; Roger'ın boyu 1.68'dir, karısı ise uzun bir Norveç güzelidir. Roger karısının çocuk istediğine rağmen çocuk yapmak istememektedir; bu yüzden bir yerden diğer tarafı kendince telafi etmeye çalışmaktadır; karısına pahalı hediyeler. En azından cebinde para varken boyu daha uzundur, daha az eksiği vardır kendince. Ve sevdiği kadını elinde tutmaya yine kendince çalışmaktadır. Her şey, karısının sergisinin açılışında tanıştığı Clas Greve’nin evindeki bir tabloya göz dikmesiyle başlar. Ardından gelen süreçte Clas, karısı ve Ove kendisi için bir tehdit haline dönüşecektir ve tahmin bile edemeyeceği bir çok olayın içine sürükleyecektir. Norveç’in soğuğunda hızıyla ve içinde aksiyonla sizi izlerken bile terletecek, sonunu merak etmeden tek bir saniye geçirmeyeceğiniz bir film. Açıkçası imdb’deki 7.5 notunun çok çok ötesinde bir film, eğer Jo Nesbo’yu hiç okumadıysanız diğer eserlerini de merak etmenize kesinlikle yardımcı olacak bir film. Morten Tyldum’un yönettiği 2011 yapımı Headhunters (Hodejegerne) kaçırılmaz, izlenir, izlettirilir.

Hiç yorum yok: