27 Eylül 2014 Cumartesi

Aleksandr Bogdanov "Kızıl Yıldız"

22 Ağustos 1873'te Belarus'ta doğan Alexander Aleksandrovich Bogdanov yalnızca bir yazar olarak var olmamış; Bogdanov aynı zamanda bir bilim adamı, filozof, ekonomist ve tıp alanında araştırmalara imza atmış bir bilim kurgu yazarı. Eğitim hayatı tutuklamalar ve sürgün ile geçen Bogdanov, 1903 yılında Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Bolşevik fraksiyonuna katılmış. Siyasi hareket bir zamanlar Lenin'le aynı fikirleri paylaşsa da bir süre sonra Lenin'le karşı karşıya gelmiş ve içinde bulunduğu siyasi oluşumdan uzaklaştırılmış.

Aldığı tıp eğitimi ile (Kendisi aynı zamanda doktor) kan transferi üzerinde çalışmaya başlamış; burada amacı ise tam da bir bilimkurgu yazarından beklenecek şekilde "ebediyen genç insanlar" yaratmakmış. Fakat Bogdanov, kendi üzerinde bu konuyla ilgili giriştiği bir deney sonucunda hayatını kaybetmiş. Kimilerine göre ise bu bir intiharmış.

Bu bilgileri özellikle paylaşmak istedim zira Kızıl Yıldız'da karşıma çıkan onlarla şeyle doğrudan bağlantılıydı. Yazarın kendi hayatından ve dönemin Rusya'sından taşıdığı izler ve anlatımı güçlendiren bu gerçekçilik için bunlara değinmek istedim.

Hikayede, siyasi fikirleriyle ön planda olan Lenni'nin bir gün tanıştığı bir adamla hayatının değişmesine şahit oluyoruz öncelikle. Lenni ve eşinin ayrılması ardından bu adam, Menni, kendisine inanılmaz bir şey öneriyor: Mars'a yolculuk! Kızıl Yıldız'a yolculuk!

Oturmuş bir sosyalizm düzeninin bizleri karşıladığı Mars'ta üretim, tüketim, eğitim, sanat, bilim ve sosyal hayat gibi konularda detaylı analizlerle aslında Bogdanov'un ütopyasını ve planlarını okuyoruz.

"Çalışmak, gelişmiş sosyalist insanın doğal gereksinimidir ve örtülü veya açık bir şekilde çalışmaya zorlamak bizim için son derece gereksiz bir şeydir." diyor Menni bir gün misafirlerine fabrikalarını gezdirirken. Son derece detaylı hesapların yer aldığı satırlarla anlatılan, bilimsel bir tabana oturtulan bir çalışma düzeni içinde Mars'ta insanlar istedikleri alanda, istedikleri kadar çalışma hakkına sahip. Giyinmek için para ödemeye, sağlık için para ödemeye gerek yok. Toplumun, toplumdaki herhangi bir bireyin neye ihtiyacı varsa onu almakta özgür. Ancak burada sahiplenme gibi bir kavram da kesinlikle yerleşik değil; çocukların yaşadığı bir çocuk köyünde, bir çocuğun diğer çocuğa kaptırmak istemediği oyuncağı için "o benim" demesi yadırganan bir durum mesela.

Sosyalist düzenin sunulması haricinde yazar kitapta kendi hayatından da yola çıkarak sıkça tıbbi bilgilere değiniyor, kan nakli gibi kendisini adadığı bir konuyu romanda da karşımıza Marslılar üzerinden çıkarıyor. Kan naklinin de sosyalist düzen içinde ortak yaşam ve paylaşım temelinde sunulması ilgi çekici noktalardan biri.

Mars'ta hayran kalınası bir sosyalist düzen hüküm sürerken, şiddetin de bir yere kadar aslında desteklendiğini şu sözlerle anlıyoruz; "Hangi akıllı yaratık, örneğin kendini savunmak için şiddet kullanmayı reddeder?". Aynı şekilde kendi varlıkları sürdürmek için kesinlikle nüfus planlaması yapmayan bir toplum olarak karşımıza çıkıyor Kızıl Yıldız. Zira özgür üremenin bir hak olduğu ve doğal kaynaklarının tükenmesi tehdidine rağmen bu konuda çok net bir tavır yansıtıyorlar. Ayrıca ne kadar kalabalık olurlarsa o kadar avantajlı konumda olacakları bir konuya da değiniyorlar; başka gezegenlerin işgali.

Aleksandr Bogdanov'un ütopyası olarak karşımıza çıkan ve bilimkurgu eserlerin arasında bence yazıldığı tarih ve içerikteki ileri teknoloji, geleceğin teknolojisi tasvirleri de göz önüne alınırsa Kızıl Yıldız kesinlikle alanında öncül romanlardan biri. 

Hiç yorum yok: