Blog'da pek
Türk yazarlara yer vermiyorum sanırım ama bu bilinçli yaptığım bir şey değil.
Okumayı öğrendikten Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz gibi ustaların kitaplar sayesinde
okumaya olan tutkumun daha da arttığı, hatta bu isimlerin çoğu kitabını bir çok
kere, tekrar tekrar okuduğumu belirtmek isterim. Ya da Tezer Özlü'ye olan
sevgim, saygım...
Yani Türk
yazarlara blog'da pek denk gelmemenizin belirli bir sebebi yok, sadece
"oluyor" ya da "olmuyor".
Mesela Mine
Söğüt'ü ilk kez geçtiğimiz yaz okudum. Neden okumak için bu kadar bekledim en
ufak bir fikrim yok. İşte başta dediğim gibi, bazen olmuyor.
Beş Sevim
Apartmanı okuduğum ilk Mine Söğüt kitabıydı ve bence yazarla tanışmak için
kendiliğinden doğru adımı atmışım gibi geldi.
Hüzün ve
keder dolu bir geçmişe sahip Beş Sevim Apartmanı'na bir gece Doktor Samimi ve
hastaları yerleşir. Her bir katta bir hasta vardır ve bodrum katında da Doktor
Samimi yaşamaktadır. Gireni çıkanı olmayan bir apartman olan Beş Sevim
Apartmanı'nın sakinleri ise mahalleli için bir gizemdir. Her bir apartman
sakini, kendi hallerinde ve kendi sorunları içinde yaşamakta, suretlerinin
camda belirmesi haricinde yaşadıklarına dair pek bir şey gözlemlenememektedir.
Kitapta, her
bir hastanın hikayesini önce kendi anlatımları ile okuyoruz. Sonra
"gerçek" olarak sunulan kısmı okuyoruz. Ardından ise Doktor
Samimi'nin günlüğünden bir parça okuyarak, diğer hastanın kendi anlatımından
mazisini okuyoruz ve bu döngü böylece devam ediyor.
Çıldırmanın,
akıl sağlığını yitirmenin hikayesini bir yaşayanın ağzından, bir de dünya
üzerinde nasıl yaşandığına dair gözlemler üzerinden okuyoruz. Hastaların
hikayelerinden ziyade alttan altta geriliminin gittikçe arttığı rahatlıkla
gözlenen Doktor Samimi'nin hikayesine de tanık oluyoruz.
Deliliğin
dağlarında gezmek, kurguyla gerçeği, hayallerle sanrıların iç içe geçtiği
hikayeleri okumak istiyorsanız, bir de soru işaretiyle biten finalleri
seviyorsanız Beş Sevim Apartmanı'nda yeriniz hazır.
Mine
Söğüt'ün dili de hikayelerindeki canlılık kadar etkileyici. Birbirinden farklı
karakterler için yarattığı - bence - acı ve keder içindeki hikayelerindeki
delilik ve gerçeklik çok çarpıcı.
2 yorum:
2 hafta kadar oldu okuyalı. benim de okuduğum ilk Mine Söğüt kitabıydı ve bu kitaptan sonra anladım ki son olmayacak. kesinlikle 10 üzerinden 10 vereceğim bir kitap
@Sibel: Geç keşfettiğime üzüldüğüm yazarlardan biri, keşke ertelemeseydim okumayı bu kadar diyorum.
Yorum Gönder