15 Eylül 2014 Pazartesi

Mine Söğüt "Beş Sevim Apartmanı"

Blog'da pek Türk yazarlara yer vermiyorum sanırım ama bu bilinçli yaptığım bir şey değil. Okumayı öğrendikten Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz gibi ustaların kitaplar sayesinde okumaya olan tutkumun daha da arttığı, hatta bu isimlerin çoğu kitabını bir çok kere, tekrar tekrar okuduğumu belirtmek isterim. Ya da Tezer Özlü'ye olan sevgim, saygım...

Yani Türk yazarlara blog'da pek denk gelmemenizin belirli bir sebebi yok, sadece "oluyor" ya da "olmuyor".

Mesela Mine Söğüt'ü ilk kez geçtiğimiz yaz okudum. Neden okumak için bu kadar bekledim en ufak bir fikrim yok. İşte başta dediğim gibi, bazen olmuyor.

Beş Sevim Apartmanı okuduğum ilk Mine Söğüt kitabıydı ve bence yazarla tanışmak için kendiliğinden doğru adımı atmışım gibi geldi.

Hüzün ve keder dolu bir geçmişe sahip Beş Sevim Apartmanı'na bir gece Doktor Samimi ve hastaları yerleşir. Her bir katta bir hasta vardır ve bodrum katında da Doktor Samimi yaşamaktadır. Gireni çıkanı olmayan bir apartman olan Beş Sevim Apartmanı'nın sakinleri ise mahalleli için bir gizemdir. Her bir apartman sakini, kendi hallerinde ve kendi sorunları içinde yaşamakta, suretlerinin camda belirmesi haricinde yaşadıklarına dair pek bir şey gözlemlenememektedir.

Kitapta, her bir hastanın hikayesini önce kendi anlatımları ile okuyoruz. Sonra "gerçek" olarak sunulan kısmı okuyoruz. Ardından ise Doktor Samimi'nin günlüğünden bir parça okuyarak, diğer hastanın kendi anlatımından mazisini okuyoruz ve bu döngü böylece devam ediyor.

Çıldırmanın, akıl sağlığını yitirmenin hikayesini bir yaşayanın ağzından, bir de dünya üzerinde nasıl yaşandığına dair gözlemler üzerinden okuyoruz. Hastaların hikayelerinden ziyade alttan altta geriliminin gittikçe arttığı rahatlıkla gözlenen Doktor Samimi'nin hikayesine de tanık oluyoruz.

Deliliğin dağlarında gezmek, kurguyla gerçeği, hayallerle sanrıların iç içe geçtiği hikayeleri okumak istiyorsanız, bir de soru işaretiyle biten finalleri seviyorsanız Beş Sevim Apartmanı'nda yeriniz hazır.

Mine Söğüt'ün dili de hikayelerindeki canlılık kadar etkileyici. Birbirinden farklı karakterler için yarattığı - bence - acı ve keder içindeki hikayelerindeki delilik ve gerçeklik çok çarpıcı. 

2 yorum:

sibel dedi ki...

2 hafta kadar oldu okuyalı. benim de okuduğum ilk Mine Söğüt kitabıydı ve bu kitaptan sonra anladım ki son olmayacak. kesinlikle 10 üzerinden 10 vereceğim bir kitap

Kareler Ve Sayfalar dedi ki...

@Sibel: Geç keşfettiğime üzüldüğüm yazarlardan biri, keşke ertelemeseydim okumayı bu kadar diyorum.