17 Şubat 2015 Salı

Taşdan Yılmaz "Aborijinler"

Aborijinler'i bir dönem popüler bir konu haline getiren "Bir Çift Yürek" adlı, Marlo Morgan'ın Aborijinler arasında yaşadığı dönemdeki gözlemlerini konu alan bir kitap vardı; hatırlayan vardır. Uzun zaman oldu, baya bir küçüktüm.

Onun haricinde Aborijinler hakkında internette bazen denk geldiğim bilgiler haricinde pek bir şey bilmiyordum. Genel kanıyı bende, girişte bahsettiğim kitap oluşturmuştu. Bir de elbette yayılmacı politikaları ile gittikleri her yerde, yerin asıl sahiplerine ve coğrafyaya her yönüyle zarar veren zihniyetin, Aborijiniler'in hayatını nasıl etkilediğini biliyordum diyebilirim.

Avustralya'ya göçen Taşdan Yılmaz'ın kaleminden çıkan "Aborijinler - Düş Zamanı İnsanları", Avustralya hakkında genel bilgilerin bir özetiyle başlıyor ve Aborijin halkı hakkında bir çok konuda bilgi içeriyor.

 Avustralya'nın yerli halkının "beyaz adamın" işgali ardından yaşadığı kültürel değişimin ya da şokun, uzun vadede bu halk üzerinde yarattığı yıkım gözler önüne seriliyor. Kitabın başında da belirtildiği üzere Aborijinler, çoğu Avustralyalı da başta olmak üzere insanlar tarafından büyük bir önyargı ile yaklaşılan bir halk olarak görülüyormuş. Özellikle ülkedeki işsiz nüfus içinde, işsizliğin getirdiği sorunlarla beraber daha da kötü koşullarda yaşayan, şehre göç etmiş olan Aborijinler'in toplum içinde maruz kaldıkları duruma kitapta değiniyor yazar.

Avcı toplayıcı bir toplum olan, hükümetleri olmayan ancak kabile içinde yaşlı olan bilgelere sahi olan bu halkın kültürüne dahil olan her konu, bir başlık altında kitapta yer alıyor. Toprağa olan bağlılıkları, doğaya olan şükran duyguları ile birleşen Aborijinler için doğanın "ata" anlamı taşıdığını belirtiyor yazar. Doğanın her zaman "yeteri kadar yiyecek ve su" verdiğine inandıklarını da ekliyor; bu yüzden yemek ya da su bulunmayan bir günde doğaya küsmek, kin tutmak gibi alışkanlıklarının olmadığını da özellikle vurguluyor.

Toplumsal hayattaki iş bölümüne, dini inançlarına, sanatlarına, ailelerine, totemlerine, kadın erkek ilişkilerine, yeme içme kültürlerine, hediye alıp vermenin kabilelerdeki önemine değinen yazar ayrıca Aborijinler'de evliliğin sevgi ile alakası olmadığı gibi ilginç bir bilgi de veriyor. Çünkü onlara göre "sevmek" suç. Bu yüzden bazen kabilelerde birbirini seven iki insanın kaçtığı olurmuş ancak bunun sonu tahmin edebileceğiniz gibi "ceza" olarak karışımıza çıkıyor.

Kadının yine ataerkilliğin kurbanı olduğunu da görmemek mümkün değil. Daha fazla meyve toplasın diye kuma olarak alınan dul kadınların kabile içindeki rolü "iş bölümü" gibi görünse de...

Aborijiniler hakkında derli toplu bir bilgi elimin altında dursun diyorsanız, Taşdan Yılmaz'ın "Aborijinler - Düş Zamanı İnsanları" adlı kitabını edinmenizi tavsiye edebilirim. 

Hiç yorum yok: