27 Mayıs 2013 Pazartesi

Carl Sagan "Kozmik Bağlantı"


Carl Sagan diyince aklıma ilk “Cosmos” gelir. “Cosmos” diyince de Carl Sagan!

Bilgisi, yaptıkları ve başlı başına varoluşu bende hayranlık yaratan ender insanlardan biridir Carl Sagan. Bu yüzden, 1971 yılında yayınlanmış olsa da “Kozmik Bağlantı”yı okumak benim için heyecanlıydı. Sırf bu heyecan için okumayı erteleyip durmuştum. Sonunda okudum.

Yayınevine de özellikle değinmek istiyorum; Say Yayınları. Çok çok takdir ettiğim bir yayınevi. Söyleyim dedim.

Contact filmini izlediyseniz, ki yine Carl Sagan temelli bir eserdir, Kozmik Bağlantı’yı okurken o filmden kareler aklınıza gelebilir. Dünya dışı yaşam ve bu arayış üzerine yapılabilecek olanlar sıralanırken, benim aklıma sıklıkla o film geldi zira.

Gezegenlerin yapısı, yıldızların oluşumu, dünyanın oluşumu, insanın ortaya çıkışı kitapta yer alanlardan bazıları. Bunun yanında benim en dikkatle okuduğum kısımlar ise büyük çoğunluğun kafasında her zaman “acaba?” uyandıran dünya dışı yaşam, bunun olasılığı ve araştırılması yolları üzerine yazılan bölümlerdi.

Evrenin içinde ne kadar küçük ve ne kadar önemsiz olduğumuzu bu tip kitapları okurken daha da fark ediyorum. Sonu ve sınırları olmayan bir “şeyin” sadece bir yerindeki minicik bir gezegen içinde, yok denecek büyüklükte – ve belki de zekada! – sınırlı kalan varlığımızı sıklıkla sorguluyorum. Çocukluk merakını yavaşça daha çok bilgiyle beraber bir “sorgulamaya” çevirin bu evren merakı, yer yer beni dipsiz bir karanlığa sürüklediği, boşvermişliğe savurduğu gibi, bazen de merağın doğasından olsa gerek daha fazlasını bilmek adına güdülüyor. Ancak bu bilgiyi kendi başıma keşfetme becerisinden kesinlikle mahrum olduğum için, bunu yapabilenlerin yazdıklarını okuyup öğrenmekle sınırlı kalıyor bu çabam. Yine de “evrenin karanlığında bilimin mum ışığı”nı görebilecek bir gözüm olduğu için belki de en azından biraz tatmin oluyor olmam gerekir. 1200’lü yıllarla günümüzü kıyaslarsak ilerlemenin hızı ve bilginin yayılma – ulaşılma kolaylığını bir şans sayabiliriz. Bu da işte, bir nebze yardımcı olabilecek bir unsur.

Yani iyi ki Carl Sagan gibi insanlar yaşadı. İyi ki okuma yazma ve bilim denen şey var ve iyi ki insanların, bilimadamlarının içinde merak hiç bir zaman sönmeyecek bir ateş gibi parlıyor. Parlayacak. 

Hiç yorum yok: