31 Mayıs 2013 Cuma

Kahve


Üniversiteye hazırlanırken deli gibi kahve içerek başladığım bir devrin sonuna geçtiğimiz şubat ayı başlarında geldim. O devri kapattım. Kapatmak zorunda kaldım çünkü midem stres ve vs yüzünden, e tabi onca Americano'nun Sumatra'nın azmi uğradığından pes etmek zorunda kaldı. Midemi neredeyse yokettim, adam gibi yemek yiyemediğim yeni bir dönemin açılması ve kahvenin terk edilmesi ile beraber çaya abanmaya başladım. Yani gördüğünüz gibi ille de bir şeyi "abartarak tüketmeye" pek meyiliyim. Bunun acısını da çok fena yaşadım işte, kahve içemez oldum. Korkudan içmiyorum, belki arada bir içsem bir sorun olmayacak ama, gözüm korktu işte.

Kahve içerken de deli gibi içerdim. Lise zamanında yine bir nebze sütlü falan içerdim, üniversiteye başlayınca günde sekiz bardak sade kahve içtiğim saçma sapan dönemler de oldu. Ki bence bu kadar fazla içmeme dur diyecek gereken durum, yani uykusuzluk yapma etkisi bende kendisini göstermedi. Gün boyu sekiz kahveyi içer, akşam da baya uyurdum. Ama sonrasında bir patlamayla o da kayboldu, uykusuzluk başladı. Fakat pes etmedim.

Hele kitap okurken, hele ders çalışırken, hele bilgisayarda 3ds Max'le cebelleşirken, yazılarımı yazarken kahve hep yanı başımdaydı. Yapmaya, içmeye üşenmezdim. 

Üniversitede okurken nasıl içmeyim yani, soruyorum sizlere!

Stieg Larsson okurken ya da ne bileyim Henning Mankell okurken içtiğim kahvenin tadı da ayrıdır; sanki ben de İsveç'deymişim de o kahveyi aslında o an kitapta kim içiyorsa onunla içiyormuşum gibi oluyordum. Evet, böyle de bir saçmalığım işte. Resmen özentilik gibi geliyor ama ne yapayım, kitaba kendimi kaptırınca baya hikayenin parçası sanıyorum kendimi, e Kurt Wallander o kahveyi içerken elbette ben de içiyorum haliyle!

Şimdi kahveden artan boşluğu bolca demli siyah çay ile kapatıyorum. Henüz onun bir yan etkisini görmedim, o zaman iç huzuruyla içmeye devam edebilirim.

Çay içtikçe de arada aklıma Scarlett Thomas'ın Bizim Hazin Evrenimiz kitabındaki Meg karakteri sıklıkla geliyor. (Mr. Why'ın Sonu adlı kitabındaki karakter Ariel ise kahve içiyordu sıkça. Yazılma sırası bakımından Bizim Hazin Evrenimiz, Mr. Why'ın Sonu'ndan sonra geliyor. Demek ki canım ciğerim Scarlett Thomas da benim gibi kahveden çaya geçiş yapmış - olabilir. Bir ortak nokta mı buldum ne?!)

Hiç yorum yok: