18 Kasım 2014 Salı

Roy Boyne "Foucault ve Derrida'da Feminizm ve Ayırım"

Bir salı sabahı (bugün) her zamanki gibi sabahın köründe kalkıp sıradaki kitapla buluşmak için masanın başına oturdum ve neredeyse dakikalar sonra (böyle yazınca da 15 dakika falan gibi anlaşılacak gibi oldu sanki) Roy Boyne'un Foucault ve Derrida'da Feminizm ve Ayırım adlı kitabını bitirdim.

Kısa bir makale. Ayrıca takdir edersiniz ki bir şeyi detaylı bir incelemeye tabi tutmak genellikle daha uzun sayfaları kaplayacak bir çalışma olur. Bu yüzden baştan belirteyim, bahsettiğim sebepten ötürü derin derin bir inceleme söz konusu değil. Ha yeterli mi? Evet. Özellikle konuyla ilgili okumalara yeni başlayanlar için okunacaklar arasında kesinlikle yer almalı. Öncesinde Foucault ve Derrida ile tanışmış olmalarının - haliyle - büyük avantajı olacak zira özellikle her iki ismin de ilk akla gelen eserleri makalenin ana hatlarını oluşturuyor.

Foucault ve Derrida'nın ortak noktası ve bu kitapta bir araya gelmelerinin sebebi, metinde de belirtildiği üzere ayırımı tanımlama ve doğrulama çabaları. Her ikisinin farklı yöntemleri de olsa sonuç olarak ayrımı yadsımıyor oluşları, farklılıklarıyla ve bazen de birbirlerinden üstün ya da eksik oldukları yönlerle karşımıza çıkıyor.

Cinselliğin Tarihi adlı yapıtında Foucault'nun cinselliği 19. yüzyıl kapitalizmi kapsamında ele almasına değiniliyor ve kapitalizmle beraber cinsellik üzerinde değişen algıyı ortaya koyuyor. Şöyle ki; Foucault'ya göre kapitalizmle birlikte cinsellik, bir fayda aracı olarak tanımlanmaya başlıyor. Bu fayda aracına dönüşümünün ise elbette denetimsiz olması mümkün olmuyor; sistem kendi içinde oluşturduğu yeni normlarla cinselliği kapitali besleyecek daha fazla işgücü yaratması açısından denetim altında tuttuğu bir araç olarak kullanmaya başlıyor. Cinselliğin üretimle bağdaştırılması ardından ise üretimden uzaklaşan cinsellik anormal görülmeye başlanıyor; yani bu anormalliğin parçası olmamak için cinsellik - yok edilemeyeceğinden dolayı - bazı istenmeyen durumlar ortaya çıkıyor, diyeyim.

Kadının ve eril erkin yaratımının/varlığının Derrida'nın açısından irdelenmesiyle makale devam ediyor. Ancak Derrida için şöyle bir eleştiriyi de makalede görmek mümkün; Derrida eril erkten vazgeçmeyi mi savunuyor yoksa eril erkin kendisini mi savunuyor? Bunun haricinde Foucault'ya göre Derrida'nın bu durumda farklı bir özelliği ortaya çıkıyor; ataerkilliği reddeden Foucault'nın yanında Derrida bu olgunun varlığını öyle ya da böyle kabul ediyor.

Erkek egemen ideolojinin eleştirisine Yunan mitolojisi üzerinden devam eden Foucault ile beraber devam eden metinde, kapitalizmin eril ideolojiyi kendi "görünmez el"i vasıtasıyla nasıl kendi çıkarları için kullanmaya devam ettiğine dek ilerleyen analizler devam ediyor. Eril ideolojinin toplumda fayda sağlayacak biçimde nasıl mantıklı bir görünüme büründürülüp topluma sunulduğu hatta bunun benimsendiği ise metinde yer alan ve sorgulanan başka bir alan.

Tüm bunlar sonunda ise metni kadın konusunda iki ismin birleştiği ya da ayrıştığı noktalar üzerinden vurgularken, okuru sorgulamaya ve düşünmeye iten bir şekilde sonlandırıyor yazar Roy Boyne.

Hiç yorum yok: